TR

ENG

Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde Şişli’de çalıştığı gazetenin önünde elim bir suikastın kurbanı oldu. Katil Ogün Samast, babasının ihbarı üzerine cinayetin ertesi günü Samsun’da yakalandı. Emniyet istihbarat yetkilileri çok kısa sürede arşiv incelemeleri sonucu azmettirici Yasin Hayal ve emniyet muhbiri Erhan Tuncel’e ulaştı. Trabzon’da ikamet eden ve cinayete karıştığı düşünülen kişiler gözaltına alındı. Tetikçi Ogün Samast ve çevresindekiler hakkında cinayetten 3 ay sonra iddianame hazırlandı ve 2 Temmuz 2007 tarihi itibariyle dava görülmeye başlandı.

Cinayette ihmali bulunduğu düşünülen kamu görevlileri hakkında ise inceleme yapmak üzere cinayetin hemen ertesinde mülkiye müfettişleri görevlendirildi. Trabzon jandarması hakkında görevi ihmalden dava açıldı. Ancak müfettişlerin soruşturma izni istediği İstanbul emniyetinden kimseye soruşturma izni verilmedi. Konu Dink ailesi tarafından AİHM’ye taşındı. 2010 yılında AİHM, kamu görevlilerinin kusuru olduğunu ve konunun araştırılması gerektiğini belirtti. 2012 yılında Devlet Denetleme Kurulu kapsamlı bir rapor yayınladı. Ancak kamu görevlileri hakkında açılacak davalar bekletilmeye devam etti.

Türkiye’nin yakın dönem siyasetinin kırılma noktası ve AKP iktidarının otoriterleşmesine hız katan 17/25 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk operasyonları gerçekleştirildi. Savcının talimatıyla İstanbul emniyeti personeli tarafından yürütülen operasyonlarda bazı bakanların ve çocuklarının rüşvet ağına karıştığı delilleriyle ortaya çıktı. Ancak Erdoğan bu operasyonları kendisine yapılmış bir darbe olarak nitelendirdi, bakanlar soruşturulmadı ve olayın üstü örtüldü. Erdoğan, operasyonların arkasındaki gücün Gülen cemaati olduğunu iddia etti. Bürokraside sadece cemaat mensubu değil, muhalif gördüğü tüm memurları tasfiye etmeye başladı.

İşte bu noktada Hrant Dink cinayetinin bekletilen kamu görevlileri davası AKP için bir fırsat oldu. 2014 yılında AKP tarafından atanan tetikçi savcı Gökalp Kökçü, cinayeti planlayanın ve gerçekleştirenin Gülen cemaati olduğu iddiasını içeren tutarsızlıklarla dolu uydurma hikayeyi iddianame olarak mahkemeye gönderdi. İddianameyi okuyan herkes Erdoğan’ın intikam almak için Hrant Dink davasını kullandığını söylüyordu. İddianame kabul edildi ve yargılamalar başladı.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden yine Gülen cemaati sorumlu tutuldu. Erdoğan, bürokraside başlattığı tasfiyelerin son aşamasını bu şekilde gerçekleştirdi. Asker ve polisler başta olmak üzere devlet içinde muhalif kimseyi bırakmadı. Dink cinayetinin gerçekleştiği zaman İstanbul istihbaratta görevli jandarma görevlileri ve bazı gazeteciler de davaya dahil edildi. Bu son hamle ile Dink davasının AKP’nin siyasi çıkarları için kullanıldığı açıkça teyit edilmiş oldu.

Değişen bu siyasi iklimle birlikte davanın bazı sanıklarının da ifadeleri değişti. Cezadan kurtulmak isteyen tüm sanıklar Gülen cemaatini suçlamaya başladı. Özellikle davadan 8 sene sonra tetikçi Ogün Samast’ın verdiği yeni ifadeler üzerine bir iddianame kurgulandı. Yargıtay kararında bile başka yerden teyit edilemeyen katil Samast’ın ifadelerine itibar edildi. Bu sayfada davanın siyasi bir çıkar malzemesi olarak kullanıldığını açıkça gösteren sanıkların ifadelerindeki değişimleri tek tek inceleyeceğiz.

Ogün Samast

23 Ocak 2007- Cinayetten 4 gün sonra 

Erhan Tuncel isimli şahsı Trabzon’dan tanırım. Kendisi Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğrencidir. Trabzon’da yine öğrenci arkadaşları ile birlikte bir apartman dairesi tutmuşlardı. Bildiğim kadarıyla Teknikel Mahallesi içerisinde bir yerdi. Ben bu eve bir kere gidip çay içmiştim. Ben gittiğimde Erhan ve Yasin ile birlikteydik. Birlikte oturup bir dövüş filmi izlemiştik. Siyasi konularda ya da Hrant Dink ile ilgili herhangi bir görüşmemiz olmamıştı. Yasin’in zaman zaman bu kişi ile görüştüğünü, onun evine gidip geldiğini biliyorum ancak belirttiğim gibi ben bir kez gittim.

14 Mart 2007

Ayrılmadan bir gün önce yolda Erhan’ı gördüm. Fakat Erhan’ın eyleme gittiğimi bildiğini bilmiyordum. Çünkü Yasin’in Erhan ile kavgalı olduğunu duymuştum. Ayrıca Yasin de bana el işareti yaparak Erhan’ın yanında konuşmamamı belirtti. Erhan’ın Teknikel semtinde bulunan önceki evine birden fazla gitmiştim. Yeni evine ise bir kez gittim. Eski evine Yasin ile gittiğim günlerden birinde, Erhan bana kahramansın şeklinde sözler sarf ediyordu. Bende bu sözleri neden kullandığını anlamıyordum. Çünkü Yasin beni eve film seyretmeye götürmüştü… Erhan bana burada Hrant DİNK’in resimlerini gösterip bu adamı vurup kahraman olacaksın dedi.

1 Ekim 2007

Erhan Tuncel’in evinde film seyredip film bittiğinde Yasin hadi çıkalım dedi sadece film izledik, başka hiçbir şey konuşmadık, hangi tarihte olduğunu hatırlamıyorum…Erhan ile karşılaştık ama konuşmadık ilk kez ne zaman karşılaştığımızı hatırlamıyorum.”

14 Ağustos 2008

Bir kere Yasin HAYAL beni Erhan TUNCEL’in evine götürdü. Erhan TUNCEL ile orada o tarihte tanıştım. Beraber film izlemiştik, başka hiçbir şey konuşulmadı.”   

28 Şubat 2011

“Ben Erhan Tuncel’in evine ömrüm boyunca bir kere gittim, o gün de sadece film izledik. Evde Erhan, ben ve Yasin vardı, başka kimse yoktu…Erhan Tuncel ile bu konuda hiç görüşmedim. Savcılıkta verdiğim ifadede böyle bir şey söylemedim. Erhan’ın evine gidip bu konuyu görüşmemiz gibi bir durum olmadı

28 Mayıs 2013

Erhan Tuncel’i tanımıyorum, sadece kendisini bir defa gördüm. Yasin Hayal cinayetle ilgili benimle konuştuktan sonra Yasin Hayal ile birlikte Erhan Tuncel’in evine gittik, film seyrettim, bilgisayarı vardı oyun oynadım. Erhan Tuncel ile Yasin Hayal farklı bir odada konuştular, ne konuştuklarını bilmiyorum, yaklaşık 1 saat kadar Erhan Tuncel’in evinde kaldık. Erhan Tuncel’in evine gitmemiz cinayetten yaklaşık 2-3 ay öncesine aittir.”

5 Aralık 2014 – Savcı Gökalp Kökçü’nün aldığı ifade

Erhan ile Yasin bu işi konuşuyordu, Erhan’ın “Ramazan AKYÜREK ve Fuat Müdür” diye konuştuğunu duyunca döndüm dinledim. Yasin dedi ki “o zaman sırtımız sağlam” dedi. Evden çıkınca Yasin’e sordum, “Ben Ramazan AKYÜREK’i tanıyorum ismen de tanıyorum Trabzon’da müdürlük yaptı biliyorum ama Fuat müdür kim” dedim. Yasin de bana “Erhan’ın tanıdıkları, biz bu işi öteki çocuğa yaptırmaktık o çocuk vazgeçti Erhan onlardan referans almış Ramazan Müdür, hatta İstanbul Emniyet Amiri bile biliyor ama arkamızda hepsi, düşün iş büyük kahraman olacaksın, cayarsan fena olur yakarım seni” dedi. Ben de daha önce dediğim gibi tekrar peki dedim.”

Ben Yasin’e olay nasıl olacak dedim, Yasin de bana direkt olarak vuracaksın bu şekilde imzamız olacak dedi, ayrıca bana bayrak verdi otobüsten Trabzon’a dönerken Samsun’dan seni alacaklar dedi, eğer burada alınırsan Ramazan Müdür açığa çıkar dedi

23 Ocak 2015 – Savcı Gökalp Kökçü’nün aldığı ifade

Ben 05/12/2014 tarihli ifademin 2. sayfasında yer alan 3. soruya verdiğim cevapta olduğu gibi beni Yasin HAYAL cinayetten bir hafta kadar önce Erhan TUNCEL’in evine Hrant DİNK’in internetten çıkardığı fotoğraflarını, iş adresini, ev adresini, ayrıca internette yazdığı yazıları almak üzere götürdü, hatırladığım kadarıyla 5-6 tane Hrant DİNK’e ait fotoğrafı da diğer evraklarla birlikte bir dosya poşeti içinde bana Yasin Erhan’dan alarak verdi, hatta Yasin Erhan’a biz bunları internetten bulamadık, sen nereden buldun diye sordu, Erhan da arkadaşlarım vasıtasıyla buldum dedi, bu Hrant DİNK ile ilgili evrakları Erhan’ın arkadaşları markete bırakmış, Erhan’da oradan almış, ancak arkadaşlarının isimlerini ve kim olduğunu bize söylemedi, ifademde belirttiğim gibi ben bilgisayar ile oynadığım sırada yaklaşık 3 metre arkamda bulunan mutfakta Erhan ile Yasin’in konuşmalarını dinliyordum, bu konuşma sırasında Ramazan AKYÜREK ve Fuat Müdürün isimlerini Erhan, Yasin’e söylüyordu, yaklaşık 1 saat kadar mutfakta Erhan ve Yasin konuştular, Erhan, Yasin’e “”Ramazan AKYÜREK ve Fuat Müdür arkamızda, hatta İstanbul Emniyet Amiri bile bu işi biliyor, sırtımız sağlam”” dedi. Daha sonra Erhan ve Yasin birlikte benim yanıma geldiler, Erhan bana “”sen bu işi yapacaksın, Hrant’ı öldüreceksin, kahraman olacaksın ve olay yerinden de kaçmayacaksın, seni alacaklar”” dedi, Yasin ile birlikte Erhan’ın evinden ayrıldıktan sonra ben Yasin’e “”Ramazan AKYÜREK i tanıyorum, bu adam Trabzon Emniyet Müdürü idi, İstihbarat Daire Başkanlığı da yaptığını biliyorum ama Fuat Müdür kim”” dedim, bana Ali Fuat YILMAZER dedi, ben de işini içinde polisin olduğunu duyunca Yasin’e başka bir şey sormadım, İstanbul Emniyet Amiri olarak kastettiği kişinin ismini bilmiyorum, Yasin bana Hrant DİNK’i önce Zeynel’in öldüreceğini ancak Zeynel’in korkup vazgeçtiğini, benim ismimi Ali Fuat YILMAZER ve Ramazan AKYÜREK’ten referans alarak beni Hrant DİNK cinayetine dahil ettiklerini söyledi, hatta bir konuşmamızda Yasin Rahip SANTERO’yu dövdükten ve TAYAD eylemine katıldıktan sonra Ramazan AKYÜREK’in kendisini evinden aldırarak kendisi ile konuştuğunu ağzından kaçırarak bana söylemişti, bütün bu katıldığı eylemlerden sonra Yasin 1 ay ortadan kayboluyordu, bildiğim kadarıyla Yasin in katıldığı ya da yaptığı birden fazla eylem vardır, bu eylemlerle ilgili Yasin hakkında hiçbir işlem yapılmamıştı.”

Ogün Samast takip edildi mi?

1 Ekim 2007

Ben olaydan önce uyuşturucu aldım. Extacy hap aldım. Extacy hapı ben Yasin Hayal’den aldım. Extacy hapı Yasin Hayal ile atış talimi yapmaya gittiğimiz sırada iki tane hap verdi, … ben extacyi olaydan önce saat 09.00 civarıydı falandı almıştım. Ben o kadar gaddar bin insan değilim. Onun etkisi üzerimde vardı, ben extacyin iki hapı da aldım. Olaydan önceki akşam da arkadaşlarla beraber gezerken esrar içmiştim, ...”

28 Şubat 2011

Olay yerinde yanıma kimse gelmedi, bilmiyorum. Ha beni takip etmişler mi orasını bilemiyorum, takip etmiş olabilirler de.”        

28 Mayıs 2013

İstanbul’a gitmeden önce Yasin Hayal bana cesaret vermesi için extacy hap verdi, zannedersem 2 taneydiHrant Dink’i öldürmeye gittiğimde, öldürdükten sonra ve sonraki aşamalarda beni birilerinin takip edip etmediğini bilmiyorum, gözüme ilişen tanıdığım kimse yoktu.

5 Aralık 2014 -Savcı Gökalp Kökçü’nün aldığı ifade

Olay günü Şişli’ye gittim ve adresi buldum. Bir internet cafe aradım, o sırda Halasgargazi Caddesinde ve sanırsam sonradan öğrendiğim kadarı ile Şafak Sokak’ta iki şahsın beni takip ettiğini ve sürekli benimle birlikte hareket ettiklerini gördüm. Ben bunun üzerine oradaki ankesörlü telefondan Yasin HAYAL’in telefonunu aradım, “Abi beni takip edenler var polis var sanki arkamda” dedim, Yasin de bilmiş ve kendinden emin bir şekilde bana “olabilir, onlar bizden dedi.” Zaten bu dediğim takip yeri Akbank’ın yanıdır. Dolayısı ile Akbank’taki görüntüler aslında bunların tespiti mümkündü fakat o zaman kamera görüntüleri silindiği için tespit edilemedi. Daha doğrusu mahkeme aşamasında kameralar öğleden önce çalışıyordu, öğleden sonra bozuktu dendi…Hrant DİNK burada yok dediler, görüşmen için randevu alman lazım dediler ve bana bir telefon numarası verdiler ben bunun üzerine dışarı çıktım ve internet cafe aradım. Zaten bu arayış sırasında peşimde 2-3 kişinin olduğunu testip ettim. Net olarak 2 kişi gördüm hatta bunları şu anda bana gösterseniz teşhis ederim, biri kısa boylu kafasında kasket vardı, gri montlu ceket giyiyordu, diğeri de sakallı uzun boylu kafası da keldi, saçlarının ön tarafı dökülmüştü. Sonra Yasin’e takip edildiğimi söyledim. O da bana endişelenmemi takip eden kişiler bizden dedi

23 Ocak 2015 – Savcı Gökalp Kökçü’nün aldığı ifade

ben Agos Gazetesine uzak bir noktada otobüsten inmiştim, yürüdüğüm sırada siyah camlı, metalik siyah renkli Renault Megane yeni kasa bir aracın beni takip ettiğini farkettim, aracın ön camından içindeki şahısları görebiliyordum, otobüsten indiğimde yaklaşık 5 dakika sonra bu araç ben indiğim noktadan caddenin karşısına geçerken neredeyse sıfıra sıfır benim yanımdan geçti, bana çok yakın geçmesi nedeniyle ben yönümü değiştirerek karşı kaldırıma geçmek zorunda kaldım, ben karşı kaldırıma geçtikten sonra ben Agos Gazetesinin bulunduğu kaldırımda yürürken bu aracın da yolun karşısında Agos Gazetesi istikametinde benimle birlikte yavaş hareket ettiğini gördüm, ben Agos Gazetesinden önceki sokaktan sola doğru devam eden sokağa doğru döneceğim sırada bu bahsettiğim araçtan iki şahıs indi, bu şahıslardan birisi uzun boylu, kel kafalı, üzerinde siyah mont ve lacivert pantolon ve siyah kösele ayakkabı vardı, diğer şahıs kasketli, kadife ya da kumaş pantolon giyiyordu, bu şahıs diğerlerine göre daha yaşlıydı, 1,65 boylarında, hafif göbekli, hafif kamburlu gibi duran üzerinde askeri monta benzeyen koyu yeşil bir ceket vardı, diğer şahısları bu kasketli diğerlerine göre yaşlı olan şahıs yönlendiriyordu, elini ağzına götürerek konuşuyor diğerlerini yönlendiriyordu, uzun boylu olan şahıs yaklaşık 1,85 boylarında fit bir şahıstı, ben Agos Gazetesinden bir önceki Şafak Sokak’ı kesen sokağa girdiğimde geriye dönerek bu şahısları izledim, bu bahsettiğim iki şahıs benim peşimden geldiler, ben matbaacı Osmanbey Sokak’tan sağa doğru dönerek Şafak Sokak üzerinden sağa doğru yürüyerek Agos Gazetesine doğru inen yoldan aşağıya caddeye doğru yürüdüm, bu yolun üzerinde bulunan internet cafeye girdim…burada yaklaşık 2 saat kadar internette chat yaptım, zaman geçirdim, bu arada Ahmet İSKENDER üzerinden sürekli Yasin ile görüşüyordum, peşimdeki şahıslardan bahsederek bunlar polis mi deyince Yasin bana sen korkma işine bak onlar bizden diyordu, ben internet cafeden çıktığımda Saray Kumaşçılığın hemen önündeki yerde beni takip edenlerden iki kişiyi gördüm, yaşlı kasketli olan adam oradaydı, ben internet cafeden çıktım…Saray Kumaşçılık iç kamera görüntüsünde görülen üzeri koyu renkli montlu, altında da açık renk pantolon bulunan görüntülerdeki şahıs beni takip eden şahıslardan birisidir, bu şahıs bulunduğu yerden benim bulunduğum Akbank’ın olduğu yere doğru bakmaktadır, bu şahsın bulunduğu yerin hemen yanında bulunan beyaz renkli minübüsün yan tarafında inşaat halinde bina vardı, bahsettiğim kasketli bu şahısları yönlendiren şahıs ile beraberindeki adamlar orada bekliyorlardı, bu nedenle kasketli olan şahıs kamera görüntüsüne girmemiş, görüntülerin 01 dakika 53 saniyesinde sırtında beyazlı bir kıyafet bulunan şahsın hemen ön tarafından yürüyen üzerinde tarif ettiğim koyu renkli ceket giyen kasketli şahıs bu şahıs olabilir, çünkü aynı kıyafeti giymektedir, Akbank ATM kamerasında görüntüsü alınan şahıs Saray Kumaşçılığın önünde bekleyen şahıstır, bu şahıs ben Hrant DİNK’i vurmadan hemen önce Akbank’ın önünde bekleyerek beni izleyen şahıstır, kamera görüntüsündeki saat 14:52’yi göstermektedir, ben o sırada Akbank’ın köşesinde bu şahsa çok yakın bir yerde Akbank’ın köşesinde Hrant DİNK’in bankadan çıkışını bekliyordum, bu şahıs ile aramda 2-3 metre kadar mesafe bulunmaktadır, bu şahıs bulunduğu yerden hem beni, hem bankayı ve Hrant DİNK’i, hem de Saray Kumaşçılığın önünde bekleyen şahısları da görmektedir, bu şahıs görüntülerde telefon ile konuşmaktadır, cinayetin hemen öncesinde ben Akbank’ın köşesinde beklediğim sırada Saray Kumaşçılığın bulunduğu yerde bir tartışma sesleri duyduğumu söylemiştim, tartışan şahıslar beni takip eden şahıslardı, ben o tarafa doğru baktığım da da bu kişileri yöneten kasketli yaşlı şahıs da telefonla konuşuyordu, muhtemelen bu iki şahıs kendi aralarında konuşuyorlardı, Hrant DİNK görüntüye girdikten hemen sonra ben Hrant DİNK’in peşinden giderek Hrant DİNK’e ateş ederek öldürdüm, şahısları görsem teşhis edebilirim. Ben Emsale ÇAKMAKÇI’nın Emniyette verdiği ifadeyi ilk defa öğrendim, Emsale ÇAKMAKÇI bu ifadesinde benim ve eşgal bilgilerini verdiğim iki şahsın eşgal bilgilerini vermektedir, bu iki şahıs benim bahsettiğim şahıslardır, bu şahıslar beni takip ettikleri için benim yakınımda yürüyorlardı, ancak ben bu şahıslarla konuşmadım, çünkü ben bunların beni takip eden polis olduklarından şüpheleniyordum. Ben cinayetten hemen sonra Hyundai Starex marka bir aracın yanına saklanıp silahımın şarjörüne mermi basıp beyaz bereyi montumun içine saklarken bankanın önünde ATM kamerasında görüntüleri bulunan şahıs da benim bulunduğum yere doğru gelmişti ve beni de görüyordu, ben bulunduğum yerden yolu izlediğim sırada bu grubu yönlendiren yaşlı kasketli şahıs inşaatın içine birkaç kişi ile birlikte girmişti, bankamatik kamerasında görülen şahıs ise bir yandan bana bakıyordu, bir yandan da telefonla konuşuyordu, telefonla konuşurken de gülüyordu.”

 

Ogün Samast’ın ifadelerinin itibar edilmezliğine örnekler

Samast 28 Şubat 2011’de verdiği ifadede Nedim Şener’in kitabına atıf yaparak olayı anlatıyor:

Mülkiye Müfettişlerine “”olaydan sonra iyi ki Samsun’da yakalandım, yoksa beni öldüreceklerdi”” şeklinde bir ifade verdiğim doğrudur, bunu nereden çıkardığımı sorarsanız nereden öğrendiğimi tam hatırlamıyorum ama Yasin ya da bilmiyorum kim olduğunu hatırlamıyorum ama duydum efendim duydum, öyle bir olay olduğunu duydum. Ayrıca Kırmızı Cuma isimli kitapta da öyle yazıyor

23 Ocak 2015 tarihinde Savcı Gökalp Kökçü’ye verdiği ifadesinde Erhan Tuncel’in teyit etmediği hikayesine devam ediyor:

Yargılandığım mahkemenin duruşmalarına getirildiğimiz sırada nezarette Erhan ile birlikte bekliyorduk, ben Erhan’a; Abi sen muhbirmişsin yakışıyor mu, bari işini düzgün yapsaydın, bu iş olmasaydı biz de cezaevine girmeseydik”” dediğimde, bana “”ben elimden gelen herşeyi yaptım, Polis İstihbaratına, Emniyet Müdürlüğüne, Jandarma Alay Komutanlığına el yazımla ve telefonla herşeyi anlattım, bağlı bulunduğum polis memuru Muhittin ZENİT’e en az 40 defa mesaj çektiğini, Muhittin ZENİT’in cinayetten 2-3 hafta önce kendisini yanında iki üç kişi daha olduğu halde Trabzon’da araç ile bir sahile götürdüğünü, aracın emniyet aracı olduğunu, burada Muhittin ZENİT’in kendisini yanında bulunan şahıslarla birlikte sakın bu olayla ilgili jandarmaya polise bilgi vermeyeceksin, biz ne dersek onu yapacaksın, Ogün SAMAST’ın kesinlikle adını vermeyeksin, Pelitlispor’da oynayan bir çocuk diyeceksin diyerek tehdit etmiş, cinayetten sonra Erhan Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğüne götürüldüğünde Erhan benim ve diğerlerinin ifadelerini orada okumuş, ifadesini Trabzon’daki polisler ona göre vereceksin demişler, ayrıca Erhan’ın Emniyete gönderdiği raporların da çok büyük bir kısmını Ramazan AKYÜREK, Muhittin ZENİT ve ismini bilmediğim bir şahıs yok etmişler, bütün bunları bana nezarethane de bulunduğum sırada Erhan TUNCEL anlattı.

23 Ocak 2015 tarihinde Savcı Gökalp Kökçü’ye verdiği ifadesinde sanki birilerinin kulağına fısıldadığı şeyleri söylüyor:

Erhan TUNCEL beni Trabzon’da bulunduğumuz sırada ışık evi olarak adlandırılan cemaat evine götürmek istedi, bildiğim kadarıyla Erhan ve Yasin sürekli cemaat evine gidiyorlardı, Erhan ve Yasin bana cemaate ait eve gitme teklifi yaptılar ancak ben gitmedim, Yasin’in bana anlattıkları ve benim gördüklerim bu şekildedir, polis ile bir şekilde bağlantısı olduğunu bundan dolayı da biliyorum.”

Yasin Hayal

21 Ocak 2015 – Savcı Gökalp Kökçü’ye verdiği ifadesi

“Hrant DİNK cinayetinden en az bir yıl kadar önce Erhan TUNCEL beni Trabzon Kuran Kursu Mah. Gül Sitesinde cemaate ait ev tarzında olan bir yere beni götürdü, cemaat evi tarzında bir yerde içerisinde 7-8 tane polis memuru vardı, ben Erhan’a bu şahısları nereden tanıyorsun dedim, aralarında hemşerileri olduğunu söyledi, Erhan TUNCEL bu şahıslara beni vatana millete hayırlı bir genç olarak tanıttı, hep birlikte cemaat halinde namaz kaldık, Erhan TUNCEL bana ortaokul ve lise yıllarında ışık evlerine cemaate ait evlere gittiğini söylemişti, ben de ortaokul ve lise yıllarında cemaate ait ışık evlerine gidiyordum. Bu eve hatırladığım kadarıyla bir kez gittim, ancak gittiğimizde de geç saatlere kadar kaldık, Erhan TUNCEL beni bu şahısların bulunduğu eve tanıştırmak için götürmüştü, burada dini bir sohbet gerçekleştirilmişti.”

Ahmet İlhan Güler

İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü

2015’ten itibaren Savcı Gökalp Kökçü ve Mahkeme huzurundaki ifadeleri

Ben Ergenekon soruşturmalarının önünde bir engel olarak görüldüğümü düşünüyorum, hukukun dışında bir şey yapmaya yanaşmadığım için Hrant DİNK cinayetinden 6 gün kadar önce Ankara ya çağrılarak İstanbul’u terkedecek sözüne muhatap olduğumu düşünüyorum”

Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan AKYÜREK görev yaptığı sırada Trabzon’da bazı olaylar meydana geldiği, iki tane profesörün öldürülmesi, tayet eylemi gibi ulusalcalığı çağrıştıran eylemlerden sonra Daire Başkanı olamasından sonra bu konular ile ilgili bir çalışma yaptığı biliniyordu, yani Trabzon’daki olaylardan sanki bir ulusalcılık tehditi varmış atmosferi yaratılarak bu çalışmalar başlatıldı, bana söylenen Muzaffer TEKİN olayı da baz alındığında önümüzdeki süreçte ulusalcılık olarak nitelendirilen gruplara yönelik operasyonel çalışmalar yapılacağını söylediler, o dönemde bir yerde silahlar ve bombalar olduğunu, operasyon hazırlığı olduğu söyleniyordu ama doğrusunu söylersek o gün bunları kimin söylediğini sorarsanız hatırlamıyorum, ancak şunu söyleyebilirim benim çalışma anlayışım ile bunların çalışma anlayışının farklı olduğunu biliyorlardı, bu nedenle görevden ayrılmam istenmiş olabilir.”

Erhan Tuncel isimli şahıs geldiği günü akşam üzeri saatlerinde sorguya alındı, sorgusunda Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünün Yardımcı İstihbarat Elemanı olduğunu söylemesi üzerine … ben bu sırada Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk SARI’yı telefon ile aradım, Faruk Erhan TUNCEL sizin elemanınızmış, bundan Emniyet Müdürünüzün haberi var mı dedim, kendisi bana haberi yoktu, yeni söyledim, bana da çok kızdı dedi, bu konuyu bize neden söylemediğini sordum, o da ben Ramazan Başkan (burada Ramazan AKYÜREK’i kastediyor) ve Ali Fuat’ı (burada Ali Fuat YILMAZER’i kastediyor) aradım, onlar da bana Erhan TUNCEL’in YİE olduğunu İstanbul Emniyeti ile paylaşmayın dediğini bana söyledi, ben de Faruk SARI’ya tepki göstererek böyle bir davranışın ne anlamı var, bizden niye gizliyorsunuz dedim, o da bana Ali Fuat bu iş İstanbul’a kalır dedi, bundan kastı da bu işin sorumluluğunun İstanbul Emniyet Müdürlüğü üzerine bırakılmak istendiğini göstermektedir.