TR

ENG

Ercan Gün gazetecidir. Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın Samsun’da yakalanmasının ardından polis ve jandarma görevlilerinin zanlı ile samimi bir havada sohbet ettikleri anlar video kaydına alindi. Bu kayıtların 44 saniyelik kısmı 01/02/2007 tarihinde de Fox TV’de akşam ana haber bülteninde yayınlandı. Yayınlayan kişi haber müdürü Ercan Gün’dü.

Mahkeme 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Hrant Dink cinayetinde ismi geçenlerden Gülen cemaatiyle ilgisinin olduğunu düşündüğü herkesi bir iddianamede toplayıp eldeki verilerden bir hikaye yazdı.  Hikaye anlattığı kararındaki en gülünç kısım Ercan güne verdiği cezayı gerekçelendirdiği kısımdır.

Mahkemeye göre yayınlanan görüntüler Ercan Gün’e Gülen cemaatine mensup olan polisler tarafından verildi. Amaç cinayeti jandarmanın yaptığı imajını uyandırmaktı ve Türk silahlı kuvvetleri hakkında olumsuz bir algı oluşturulacaktı. Böylelikle devlet içindeki kademeler örgüt tarafından ele geçirilecekti.

Ercan Gün’e görüntüleri kim verdi?

Öncelikle gazetecileri yaptıkları haberin kaynağını açıklamak zorunda bırakmak basın özgürlüğü anlamında utanç verici bir durumdur.

Ercan Gün video görüntülerinin kendisine isimsiz bir kargo yoluyla geldiğini ifade etti. Ancak mahkeme bu görüntülerin Ali Fuat Yılmazer tarafından Cemaat’e oradan da Ercan Gün’e iletildiğini soyluyor. Mahkemenin buna gösterdiği delil nedir? Mahkeme bu iddiaya somut bir delil sunmuyor ama bir çıkarım yapıyor

    İşte mahkemenin inanılmaz akıl yürütmesi:

  1. Ercan Gün Gülen cemaatine ait yayın organı olan Zaman gazetesinde 10 yıl çalıştı ve cinayetten 12 gün önce ayrılarak cemaatle ilgisi olmayan Fox TV’de haber müdürü oldu.
  2. 10 yıl orda çalıştıysa demek ki örgüte olan aidiyeti çok yüksektir.
  3. Yayından iki gün önce eski çalıştığı yere gittiği ve görüntülerin yayınlanmasından iki saat önce eski çalıştığı yerdeki kişilerle telefon görüşmeleri yaptığı tespit edilmiştir. Demek ki örgütle iletişim halinde faaliyet yürütüyor.
  4. Görüntüleri yayınlamadan önce görüntülerin çekildiği Samsun iline gidip jandarma görevlileriyle konuşup oradan görüntü alıyor. Demek ki görüntüleri jandarmadan aldığı izlenimini uyandırmak istiyor.
  5. Türkiye’de binlerce gazeteci ve yayın organı varken neden Ercan Gün’e isimsiz kargoyla görüntüler gidiyor? Bu tesadüf olamaz anlıyoruz ki görüntüleri cemaat yayınlamak istiyor, bunu da örgüte aidiyeti yüksek olan Ercan Gün vasıtasıyla yapıyor.

Mahkeme’nin elinde bu kurguyu destekleyecek herhangi bir kanıt var mı? YOK!

Görüldüğü üzere Gün’ün görüntüleri cemaatten aldığına dair somut bir delil yok, tanık ifadesi yok, belge yok. Yalnızca kotu niyetli bir yanlış yorumlama.

  • Öncelikle 10 yıl boyunca bir yerde çalışan insanın ayrıldıktan sonraki 10 gün içinde eski iş arkadaşlarıyla telefonda görüşmesi ve eski çalıştığı yere gitmesi gayet anlaşılabilir. Bu görüşmeler görüntüleri de oradan aldığına ispat gösterilemez.
  • Kendisine kimin gönderdiğini bilmediği video görüntülerinde yer alan kişiler jandarma kıyafeti giyiyordu. Görüntüde polis yoktu. Doğal olarak ilk akla gelen bu görüntülerin jandarma tarafından çekilmiş olduğudur. Bir habercinin haberi hazırlamak için olayın geçtiği yere gidip görüntü alması ve haberin ayrıntılarını ögrenmek için konunun ilgilerini arayıp görüşmesi olağan bir gazetecilik faaliyetidir. Ancak Mahkeme bu faaliyetin bir izlenim olusturmak için yapıldığı çıkarımını yapıyor.
  • Ercan Gün’ün görüntülerin isimsiz kargoyla kendisine iletilmesi savunmasını kabul etmiyor, bu işin içinde başka iş var yoksa binlerce gazeteci arasından niye sana gitsin diyerek olaya zorlama bir anlam yüklüyor.

Peki Ali Fuat Yılmazer’in görüntüleri cemaate verdiğine dair delil var mı?

Mahkeme buna da somut delil sunmak yerine kararın her yerinde yaptığı safsatayı tekrar ediyor.

  1. Ercan Gün Zaman’da çalıştı. Ercan Gün Cemaat mensubudur. Ercan Gün görüntüleri yayınladı.
  2. Mahkeme inanıyor ki örgütün amacı görüntüleri çekip cinayeti jandarma yapmış gibi göstermektir.
  3. Mahkeme yine inanıyor ki Ali Fuat Yılmazer de cemaat mensubudur.
  4. İspat edemiyor ama Mahkeme inanıyor ki Ali Fuat Yılmazer bir şekilde görüntüleri Ercan Gün’e ulaştırmıştır.

İşte mahkeme kararındaki gülünç ifadeler: “bu video kaydının önce Samsun İl Emniyetinden talep üzerine sanık Ali Fuat’a gönderildiği, bu sanığın görüntülerin basına servis ettirdiği, görüntüleri yayınlayanın da işbu sanık Ercan olduğu, Ercan ile sanık Ali Fuat’ın doğrudan bir iletişiminin bulunmadığı, ancak Ercan’ın örgütün yayın karargahının bir üyesi olduğu ve yayın öncesinde bu karargahta yoğun görüşmelerinin bulunması ve sanık Ercan’ın kayıtları nereden aldığını da izah edememesi karşısında bu kayıtların sanık Ali Fuat tarafından öncelikle örgütün bu yayın karargahına gönderildiği, buradan sanık Ercan’a iletildiğinin dosya kapsamı itibariyle anlaşıldığı

Cinayeti jandarma işledi gibi göstermek (!)

Mahkemeye göre görüntülerin servis edilmesinin amacı cinayeti jandarma isledi gibi gösterip TSK’nin imajını zedelemek. Böyle bir amacın varlığına dair herhangi bir beyan, belge veya başka bir delil bulunmamaktadır. Mahkeme burada çıkarım bile yapmadan direkt olarak keyfi bir şekilde iddia ortaya atıyor.

Mahkeme bir yandan Gülen cemaatinin polisleri olarak gördüğü Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer tarafından bu cinayetin organize edildiğini söylerken  öte yandan ceza verdiği 25 sanıktan 12’si jandarma görevlisidir. 12 jandarma görevlisinin ise yalnızca 3’u hakkında örgüte üye olma değerlendirmesi yaptı. Trabzon’da cinayet istihbaratını alan, Samsun’da bayraklı görüntülerde yer alan ve mahkemenin İstanbul’da Ogün Samast’ı takip ettiğini söylediği kişiler jandarma görevlileridir.

Cinayet öncesi ve sonrası yaşanan olaylar içinde bu kadar çok jandarma görevlisi varken, bunu haber haline getirmek, kendisine gönderilen video kaydını yayınlamak çok doğal bir gazetecilik faaliyetidir. 

Tüm bu gerçeklere rağmen mahkeme hikayesinin kurgusunu bozmamak için delili olmayan iddialar üzerinden gazeteci Ercan Gün’e ceza verdi.

Onca kamu görevlisi arasında ceza alan tek bir sivil var. O kadar dosya okudum, Ercan Gün’ün suçunun ne olduğunu hâlâ anlamış değilim. Yaptığı, bana gazetecilikmiş gibi geliyor. Bu da benim, aşırıya kaçan tek vicdani yorumum olarak mazur görülsün.