TR

ENG

Gökalp Kökçü, kararları ve yürüttüğü soruşturmaları yönetim tarzı ile tartışmalara neden olmuş bir savcıdır. İstanbul gibi büyük bir metropolün savcılığına kadar uzanan yolculuğunda, özellikle Hrant Dink cinayeti soruşturması gibi hassas davalar üzerindeki rolüyle haklı eleştirilere maruz kaldı. Bu süreçte aldığı kararlar, hukuk çevrelerinde ve kamuoyunda ciddi şüpheleri ve göz ardı edilemeyecek eleştirileri de beraberinde getirdi.

Kökçü’nün kariyeri

Kökçü, Yıldızeli (Sivas) Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başladı. Sonra Kınık (İzmir) Cumhuriyet Savcısı olarak atandı. HSYK’nın 27.06.2007 tarihli kararıyla Büyükçekmece Savcılığından Eyüp Savcılığına, 15.06.2011 tarihli kararnamesi ile de Eyüp Savcılığından İstanbul Savcılığına atandı. İstanbul adliyesinde genel soruşturma savcısı olarak görevlendirildi. 02.01.2014 tarihinden sonra 12. Asliye Ceza Mahkemesinde iddia makamı temsilcisi olarak görev aldı. 28.03.2014 tarihinden itibaren terör ve örgütlü suçlar bürosunda görevlendirildi. 11.01.2016 tarihinde terör savcılığından alınarak genel soruşturma savcısı olarak görevlendirildi. 27.07.2016 tarihinde ise tekrar terör ve örgütlü suçlar savcısı olarak görevlendirildi. HSK’nın 06.10.2021 tarihli kararnamesiyle İstanbul Savcılığından İstanbul Anadolu Savcılığına ataması yapıldı. HSK tarafından 21 Aralık 2023 tarihli kararname ile de İstanbul Anadolu Savcılığından Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi savcılığına tayin edildi. Burada görevine başlamadan kendi isteğiyle emekli oldu.

Kökçü imzasını taşıyan Hukuksuzluklar
  • Terör savcısı olarak görevlendirildikten sonra 2014 yılı sonlarında Hrant Dink Cinayetiyle ilgili yürütülen soruşturmanın 6. savcısı oldu. 19 Ekim 2015 tarihinde kamu görevlileriyle ilgili ilk iddianameyi hazırladı. Bu iddianameden sonra 3 ayrı iddianame daha hazırlayarak kamu görevlileri ve bazı gazetecilerle ilgili dava açtı. Hrant DİNK cinayetinin, ‘Gülen Hareketinin amaçlarını gerçekleştirme adına işlenmesine izin verilmiş araç suç niteliğinde olduğu’ iddiasını ortaya attı. İddianamede ortaya koyduğu bu kurgu davanın şekillenmesinin temelini oluşturdu.
  • Kamu görevlilerine açtığı davayla birlikte 19 Ekim 2015 tarihinde verdiği Ek Takipsizlik Kararı ile aralarında Kemal Kerinçsiz ve Veli Küçük’ünde yer aldığı 43 kişi hakkında ‘delil elde edilemediği’ gerekçesiyle soruşturmanın sonlandırılmasına karar verdi. Bu kararla birlikte Dink’in cinayet öncesinde hedef haline getirilmesiyle ilgili olarak süreç tamamen sonlandırılmış oldu.
  • Hrant Dink davası iddianamesinde Kökçü, cinayetin Gülen Hareketi tarafından İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün başına Ali Fuat Yılmazer’in getirilmesi için işlendiği gibi mesnetsiz bir iddia ortaya attı. İddianamenin kurgusu bu iddia üzerine şekillendirildi ve Gülen Hareketiyle ilgili olduğunu iddia ettiği kişilere ağır cezalar isterken, cinayetin işlenmesinde kusuru olan kamu görevlileriyle ilgili suçlama yapmamayı tercih etti. Düzenlenip düzenlenmediği belli olmayan raporlar için düzenlendiği belirtilmiştir, ancak gizlenmiştir deyip, gizlenen bu raporlardan da İstihbarat Dairesi’nin kesin haberi olduğu gibi temelsiz çıkarımlarda bulundu. Hazırladığı iddianame mahkeme tarafından 3 kez iade edildi.
  • Soruşturmayı yürütürken davanın sanığı ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Engin Dinç’ten, 2015 yılının 2. Ayında İstihbarat Daire Başkanı olarak cinayetin aydınlatılması için rapor hazırlaması talimatı vermesi de davanın baştan şaibeli olduğunun göstergesiydi.
  • Hrant Dink davasındaki iddianamesinin ardından, Gülen Hareketine mensup iş adamları hakkında soruşturma başlatıp malları hakkında müsadere kararı talep etti.
  • Gülen hareketi mensubu olduğu iddiasıyla yapılan soruşturmalar kapsamında sayıları yüzü aşan büyük polis operasyonlarının emrini verdi.
  • Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar ‘Ben bu davanın savcısıyım’ dediği Ergenekon ve Balyoz operasyonları hakkında haber yapan Mehmet Baransu ve Ahmet Altan gibi gazeteciler hakkındaki soruşturmaları yürüttü.

Hakkındaki İddialar

Gazeteci İsmail Saymaz tarafından yapılan habere göre, 2020 yılında evlendiği İrem Kökçü’nün cinsel istismar, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak gibi iddialarla yargılanan Adnan Oktar’ın bir dönem avukatlığını yaptığı ve Oktar grubunun mensubu olduğu iddia edildi. İrem Kökçü’nün açılan davada örgüte üye olduğu ve itirafçı olarak ceza almaktan kurtulduğu iddiası da yer aldı.

Gökalp Kökçü son dönemde kara para aklama iddialarıyla Dilan-Engin Polat çifti ile hakkında yasadışı bahis oynattığı iddiası bulunan Tuzlaspor Başkanı İlhanlı’ya yönelik başlatılan soruşturmaları yürütüyordu. Ancak çok gündem olan bu davalara bakarken HSK tarafından 21 Aralık 2023 tarihinde yayınlanan kararname ile Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’ne tayin edildi. Bu tayinin sürgün olduğu iddia edildi. 20 yıl sonra ilk defa İstanbul dışında bir yere görevlendirilen Kökçü’nün sürgün edilmesindeki asıl sebebin hakkında HSK tarafından rüşvet iddiasıyla açılan 3 ayrı soruşturma olduğu iddia ediliyor.

Gökalp Kökçü kendisi ve eşi hakkında son denemde çıkan haberlerden sonra emekliliğini isteyip savcılık mesleğini bıraktı.

Kökçü’nün kariyeri, özellikle Hrant Dink davası ve diğer yüksek profilli soruşturmalardaki rolleriyle, Türkiye’nin yargı sistemindeki çürümüşlüğü ve çelişkileri bir daha gözler önüne serdi. İstanbul dışına tayini ve sonrasında alınan emeklilik kararı, onun yargı kariyerinin tartışmalı sonunu işaret ediyor. Görevde olduğu süre boyunca aldığı kararlar ve bu kararların hem yargı sistemine hem de masum bireylere olan etkisi, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması konusunda geride bıraktığı mirasa da ışık tutmaktadır.