TR

ENG

Akın Gürlek, Temmuz 2020 ile kararın açıklandığı Mart 2021 arasında 107-131 arası toplam 25 celsede, Dink cinayetinde sorumluluğu olduğu iddiası ile yargılanan kamu görevlilerinin davasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyet başkanı olarak görev yapmıştır. Dava sonrasında Adalet Bakan Yardımcısı yapılan Gürlek’in profili üzerinde detaylı şekilde, durmak davanın ve sonucunda oluşan kararın anlaşılması için önemli bir kriter olacaktır.

Yargılamadaki tutumu

Gürlek’in yargılama boyunca sergilediği tutum, savunma hakkının kısıtlanması, sanıklara önyargılı şekilde yaklaşılması, sanıklar arasında ayrımcılık yapılması, sanıkların lehe taleplerinin reddedilmesi şeklinde özetlenebilir. Yargılama sonunda ise, mantık ve muhakeme hataları ile dolu, olay ve olgular arasında illiyet bağlarının kurulmadığı, tamamen keyfi bir karar ortaya çıkmıştır. Gürlek’in duruşmalardaki tutumunu anlamak için bazı örneklere bakmak gerekir:

124.celsede Avukat Vural Ergül ve Gürlek arasında gergin bir tartışma yaşandı. Avukat Ergül, Gürlek’i müvekkili Sanık Hamza Celepoğlu’nun savunmasını sürekli kesmekle ve kendilerine ayrılan süreyi kısıtlamakla eleştirdi. Başkan Gürlek’in yanıtları, Avukat Ergül tarafından dile getirilen endişeleri ele almaktan ziyade usule ilişkin formalitelere odaklanarak, küçümseyici bir görünüm sergiledi.

126. celsede, avukatı tarafından temsil edilen Sanık Yavuz Karakaya, da Gürlek ile karşı karşıya geldi. Masum olduğunu tutkuyla savunan Karakaya, davasını sunması için yeterli zaman tanınmadığı için Gürlek’i eleştirdi ve bunu kendini savunmak için adil bir şans verilmeden idamla yargılanmaya benzetti. Ancak Gürlek, Karakaya’nın endişelerini göz ardı etti ve onu yalnızca eldeki suçlamalara odaklanmaya çağırdı.

127. celsede Gürlek, Sanık Ramazan Akyürek’e hitaben son savunmanın başlamasının üzerinden 1,5 saat geçtiğini ve son sözler için sadece 10 dakika kaldığını belirtti. Savunmasının eksik kalmasından endişe eden Akyürek, Gürlek tarafından sadece önemli noktalara, özellikle de kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili olanlara odaklanmaya teşvik edildi.

Yine 127. celsede Gürlek, Sanık Muharrem Demirkale’ye savunması için ayrılan sürenin bittiğini bildirdi. Ancak Demirkale, sürenin yarısına geldiğini ve devam etmek istediğini ifade etti. Gürlek herkese eşit süre verdiğini iddia etti. Demirkale, savunmasında iddianamenin ve savcının mütalaasının tartışılmasının önemini vurgulayarak daha fazla süre talep etti ancak Gürlek, Demirkale’yi hızlıca savunmasını sonuçlandırmaya çağırarak karşılık verdi.

128. celsede ise, Gürlek, Sanık Ali Fuat Yılmazer’e beyanlarını tamamlamasını söyledi. Yılmazer, kendisini kısıtlanmış hissederek söylemek istediklerini tam olarak aktaramadığını ifade eti. Ancak Gürlek Yılmazer’e sözlerini tamamlaması için sadece beş dakika ek süre verdi.

Gürlek ile sanıklar arasındaki bu diyaloglar, savunmanın adil ve engelsiz bir sunum yapma hakkının, Başkan’ın sıkı kontrolü ve mahkeme işlemlerindeki önyargısı nedeniyle tehlikeye girdiğini göstermektedir. Ayrıca, bu müdahaleler, Başkan’ın yanlı tutumu sonrası sanıkların tam ve ayrıntılı bir savunma sunmak için yeterli zamanı elde edemediklerini de ortay koymakta ve sanıkların kapsamlı ve adil yargılanma hakkının göz ardı edildiğini yansıtmaktadır.

Tartışmalı Mahkeme Başkanlığı

Gürlek’in detaylı profiline geçemden önce,  Gürlek’in mahkemeyi yönetmek için yetkili olup olmadığı konusuna açıklık getirmek gerekmektedir. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na göre, hakimlerin atanması ve müstemir yetkilerinin belirlenmesi, Hakimler ve Savcılar Kuruluna aittir. Bunun bir istisnası olarak kanunun 115’inci maddesine göre ancak zorunlu hallerde Adalet Komisyonu Başkanınca bir mahkemeye hakim görevlendirmesi yapılabilir. Madde 115’te, “Herhangi bir nedenle görevine gelemeyen hâkimin yerine, bu hâkim görevine başlayıncaya veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yetkilendirme yapılıncaya kadar, o yerdeki hâkimler arasından, adalet komisyonu başkanınca; adlî yargı çevresinde herhangi bir nedenle görevine gelemeyen Cumhuriyet savcısının yerine bu Cumhuriyet savcısı görevine başlayıncaya veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yetkilendirme yapılıncaya kadar, yargı çevresindeki Cumhuriyet savcıları arasından, ağır ceza Cumhuriyet başsavcısı tarafından görevlendirilir. ” denilmektedir. Açık hükümden de anlaşılacağı üzere, Adalet Komisyonu başkanınca görevlendirme yapılması için zorunlu bir hal olması gerekmekte ve görevlendirilen hakimin ancak Kurul tarafından yetkilendirme yapılıncaya kadar görev yapması öngörülmektedir.

Karar duruşmasında da yer alan Gürlek, 2020 yılı Temmuz ayından itibaren fiilen İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığı yapmaktadır. Ancak Gürlek’in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atandığına dair herhangi bir Hakimler ve Savcılar Kurulu Kararı veya Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin herhangi bir kararnamesi bulunmamaktadır.

Akın Gürlek, 9 Ekim 2007 tarihinde İzmir Adlî Yargı Hâkim Adayı iken Lalapaşa Hâkimliğine atanarak göreve başlamıştır.[1] 14 Eylül 2010’da Ardanuç Hâkimliğine,[2] 1 Temmuz 2011’de Bünyan Hâkimliğine,[3] 9 Ekim 2012’de Gölhisar Hâkimliğine,[4] 26 Temmuz 2014’te Çerkezköy Hâkimliğine,[5] 6 Haziran 2016’da İstanbul Hakimliğine,[6] 31 Mayıs 2019’da da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına[7] atanmıştır. İstanbul’da Sulh Ceza Hakimliği, 13.Ağır Ceza Mahkemesi Üyeliği (2.Heyet Başkanlığı), 26.Ağır Ceza Mahkemesi Üyeliği (2.Heyet Başkanlığı) yapan Gürlek, son olarak 19 Eylül 2018 tarihinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 1322 sayılı kararı ile İstanbul 37.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak yetkilendirilmiştir.[8] Bu tarihten sonra Gürlek’in atanması veya yetkilendirilmesine ilişkin yayınlanmış herhangi bir karar veya kararname bulunmamaktadır.

Şayet Gürlek, 2802 sayılı kanun madde 115 gereğince Adalet Komisyonu Başkanı tarafından zorunlu bir hal nedeniyle görevlendirilmiş olsaydı (-ki zorunlu hali gerektirecek bir durum da söz konusu değildir-), 2020 yılı Temmuz ayından sonra yayınlanan müstemir kararnamelerde HSK tarafından yasa gereği yetkilendirilmesinin yapılması gerekirdi. HSK Birinci Dairesi tarafından 17 ve 27 Temmuz 2020’de müstemir yetkileri belirleyen kararnameler yayınlanmış[9] ancak Gürlek’in ismine yer verilmemiştir. Yine 18 Ocak ve 26 Mart 2021 tarihlerinde de HSK Birinci Dairesi tarafından müstemir yetkileri belirleyen kararnameler yayınlanmış[10] ve yine Gürlek’in ismine yer verilmemiştir. Dolayısıyla Gürlek’in İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olduğuna yönelik yayınlanmış herhangi bir karar veya kararname bulunmamakta ve dolayısıyla İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi “yasayla kurulmuş mahkeme” şartlarını karşılamamaktadır.

Sonuç olarak, hükmün açıklandığı 26 Mart 2021 tarihinde İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinin başkanı olarak görev yapan Gürlek’in, hukuksuz bir şekilde mahkemeye başkanlık yapmasından ötürü İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi “yasayla kurulmuş mahkeme” niteliğine haiz olmamıştır.

Akın Gürlek ve AKP rejimi yanlısı kararları

Akın Gürlek  “Anayasa mahkemesi kararını tanımayan, kritik davaların hakimi ve siyasi davaların hemen hemen hepsinde ismi olan hakim” olarak Türk kamuoyunun adını duyduğu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin eski başkanıdır. Ancak Gürlek’in kariyeri daha kapsamlı ele almak gerekir.

  • İstanbul Barosu eski başkanı Turgut Kazan “Berberoğlu kararını veren mahkeme başkanı önce 26. ACM’deydi. Selahattin Demirtaş’la Sırrı Süreyya’yı cezalandırmıştı. Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD’li avukatlar 37.ACM tarafından tahliye edilince, kararı veren tüm yargıçlar dağıtıldı ve başkan Akın Gürlek bu mahkemeye gönderildi. Ardından ÇHD’li avukatlar çok ağır cezalara çarptırıldı. Ve Canan Kaftancıoğlu ile Sözcü yazarları yine Akın Gürlek başkanlığındaki bu mahkemede ağır cezalara çarptırıldı” diyerek Gürlek’in siyasi davalardaki fonksiyonunu anlatmıştır.
  • Gürlek İstanbul 2. Sulh Ceza hakimliğinde görevlendirildiği tarihe kadar, kadastro, asliye hukuk, icra ve ticaret mahkemelerinde hukuk davalarına bakmış, 2017 yılında sulh ceza hakimliğinde görevlendirildikten sonra ceza hakimliği süreci başlamıştır. Ceza hakimliğine başladıktan kısa bir süre sonra da İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinde 2. Heyet başkanı olarak görevlendirilmiştir.
  • Gürlek, 15 Nisan 2017’de, İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimiyken, yargılandığı davadan tahliye olan şarkıcı Atilla Taş ve Murat Aksoy ile Büşra Erdal’ın da aralarında bulunduğu 12 gazeteciyi darbeye teşebbüs iddiasıyla cezaevinden çıkmalarına imkan vermeden tekrar tutuklayan karara imza atmıştır.[1]
  • cumhuriyet.com.tr’nin eski Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Oğuz Güven, Twitter’dan yaptığı ve hemen sildiği bir paylaşım nedeniyle 16 Mayıs 2017’de İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi hakimi Akm Gürlek tarafından tutuklanmıştır.[2]
  • Gürlek, İstanbul 4.Sulh Ceza Hakimi olarak, AKP’li Celalettin Güvenç’in Erzurum’da vali olduğu dönemde, S.Ö. adlı 15 yaşındaki bir küçük kıza 84 kişi tarafından tecavüz edilmesine dair dosyanın nasıl kapatıldığının ayrıntılarının yer aldığı “Mahrem / Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” adlı kitap dahil birçok yayın organındaki ilgili haberlere, Güvenç’in talebiyle 28 Eylül 2017 tarihinde erişim engeli getirmiştir.[3]
  • Gürlek, İstanbul’da Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yaptığı dönemde Gülen Hareketi ile ilgili şüphelilerin tutukluluk incelemelerinde kopyala yapıştır kararlarla çok sayıda tutukluluğun devamı kararı vermiştir. Örneğin, 27/12/2016, 23/02/2017, 24/02/2017, 24/03/2017, 15/05/2017, 29/05/2017, 05/06/2017, 15/09/2017 ve 16/10/2017 tarihlerinde bazı şüpheliler hakkında verdiği tutukluğun devamı kararlarında; “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu ile ilgili olarak; atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz tamamının toplanmamış olması, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sınırı, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, atılı suçun CMK’nın 100. maddesinde sayılan katalog suçlardan oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının bu aşamada yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelinin tutukluluk hallinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından şüphelinin tutukluluk hallinin devamına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” ifadelerini kullanmıştır.
  • Başkanlığını Gürlek’in yaptığı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, bir internet sitesinde yazdığı yazılarda ve yaptığı konuşmalarda terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla yargılanan Yazar İhsan Eliaçık’a, 17 Nisan 2018’de “Silahlı terör örgütü propagandası” yapmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmiştir.[4]
  • Yine başkanlığını Gürlek’in yaptığı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Canan Coşkun’a “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla 19 Temmuz 2018’de 2 yıl 3 ay hapis cezası verilmiştir.[5]
  • Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı için yaklaşık 9 aydır tutuklu yargılanan sosyoloji öğrencisi Berkay Ustabaş’ın avukatı Helin Bölek, 5 Eylül 2018 tarihli duruşmada “Berkin Elvan devletin talimatıyla öldürülmüş bir çocuk” ifadesini kullandığı için İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Akın Gürlek tarafından “Şu an suç işliyorsunuz” diye uyarılmış ve duruşma zaptına, “Bölek’e devleti suçlayıcı şekilde konuşmaması için uyarı yapıldı” ifadesi yazdırılmıştır.[6]
  • Gürlek’in başkanlık ettiği İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 7 Eylül 2018’de eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin DemirtaşT “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 4 yıl 8 ay, eski HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’i ise 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmıştır.[7]
  • 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen başarısız darbe girişimi ile ilgili sorgulayıcı haberlere imza atan Gazeteci Ece Sevim Öztürk’e yaptığı haberden dolayı 11 Aralık 2018’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası veren İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığını da Gürlek yapmıştır.[8]
  • GÜRLEK başkanlığındaki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Barış İçin Akademisyenlerin hazırladığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız ” bildirisini imzaladığı için TTB başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy’a, 11 Aralık 2018’de 2 yıl 3 ay hapis cezası vermiş ve Gürsoy’un TTB başkanı olmasını cezada indirim yapılmamasının gerekçesi olarak göstermiştir.[9]
  • Yine GÜRLEK başkanlığındaki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya 19 Aralık 2018’de 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiş ve cezada indirime gitmemiştir.[10]
  • İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, GÜRLEK başkanlığında yapılan 12 Şubat 2019’daki duruşmada “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için yargılanan Doç. Dr. Gülsün Güvenli hakkında da, 1 yıl 3 ay hapis cezası ile birlikte öldürülen bir polisin eşine taziye ziyaretinde bulunmak şeklinde dli kontrol kararı vermiştir. Adli kontrol kararı itiraz ile kaldırılmıştır.[11]
  • Aralarında ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu tutuklu 17 avukat hakkında yargılandıkları davada tahliye kararı verilmişken, İstanbul 37. ACM Başkanlığına Gürlek’in atanması üzerine, ÇHD ve HHB’li avukatlara 20 Mart 2019’da 11 ila 18 yıl arasında cezalar verilmiştir.[12]
  • Akın Gürlek’in başkanlığını yaptığı İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince 6 Eylül 2019’da, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na altı yıl önce yaptığı bazı sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezası verilmiştir.[13]
  • Sözcü Gazetesi yazar ve yöneticileri “terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım” suçundan 27 Aralık 2019 tarihinde yine Gürlek’in başkanlığındaki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 3 yıl 6 ay ile 2 yıl 1 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştır.[14]
  • Gürlek başkanlığındaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Ekim 2020’de Can Dündar’ın taşınır, taşınmaz mal varlığı ile banka hesaplarının tamamına el konulmasına karar vermiştir. MİT TIR’ları davasında yargılama sırasında yurt dışına çıkan Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın tüm mal varlığına el konularak, Dündar’ın 3 taşınmazı için kayyım atanmıştır.[15]
  • Anayasa Mahkemesinin Milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu ile verdiği “hak ihlali” kararının ardından Gürlek başkanlığındaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin kararının “yerindelik denetimi kapsamında kaldığı” gerekçesiyle kararı tanımamış ve 13 Ekim 2020’de Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına yer olmadığına karar vermiştir.[16]
  • Kamuoyunda Selam-Tevhid davası olarak bilinen ve bir terör örgütüne yönelik adli bir soruşturma yürüten polislerin, görev ve sorumluluklarını yerine getirmelerinden dolayı yargılandıkları davanın 16 Aralık 2020 tarihli duruşmasında kararını açıklayan Akm Gürlek başkanlığındaki İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi, 20 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 9 sanığa ise müebbet hapis cezası vermiştir. 10 bin sayfalık Türkiye’nin en uzun iddianamesi ile yargılanan sanıkların, azami tutukluluk süresinin dolmasına kısa süre kala mahkeme başkanı olarak Gürlek’in atanması üzerine, savunma hakları kısıtlanarak, tüm talepler reddedilerek ve ceza yargılamasının çok sayıda usuli unsuru ihlal edilerek ağır cezalara çarptırılmıştır. Mahkeme, aynı davada yargılanan gazeteci Gültekin Avcı’ya da yazdığı köşe yazılarından ötürü “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek”, iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiştir.[17]
  • İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinde Mart 2021’de yapılan bir duruşmada reddi hakim talebinde bulunan sanığa mahkeme başkanı Gürlek’in “ …herhalde sen bunu daha önceden yazdın hazırladın, talimat bu yönde herhalde reddetme konusunda. En başta söyleseydin uzatmaya gerek yoktu, tamam… talimatla, talimatla reddediyorsun… ” şeklinde ifadeler kullandığı ve “talimat” ithamlarına itiraz eden sanığı “duruşmanın huzur ve disiplinine uymadığı” gerekçesiyle duruşmadan atmakla tehdit ettiği tutanaklara yansımıştır.[18]

Seyyar Giyotin

Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı “yerindelik denetimi kapsamında kaldığı” gerekçesiyle tanımayan İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek hakkında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başta olmak üzere muhalefetten ağır eleştiriler gelmiş ve Gürlek’in, iktidar tarafından “adaletin cellatı” ve “tekerlekli giyotin” olarak kullanıldığı ifade edilmiştir.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Meclis Genel Kurulu’nun 13.10.2020 tarihli oturumunda, “ …bugün bu Mecliste İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu bir kararla… Bir yargıcın ismini verelim, tarihe geçsin, tutanaklara geçsin: Akın Gürlek. Akın Gürlek kendisinin adaletin celladı olduğunu, bugün birileri adına giyotin görevi yaptığını ve üye cellatlarla birlikte, adalet cellatları Mesut Özdemir ve Şenol Kartalla birlikte Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara kararlarından bir tanesine imza attıklarını bilsin; bunu yüce Meclisin tutanaklarına emanet ediyoruz, bunu unutmayacağız… Bugün cellat Akın Gürlek eliyle, adaletin celladı Akın Gürlek eliyle devletin içinden adaleti çıkardınız, devleti çeteleştirdiniz. ” şeklindeki ifadeleri ile Gürlek’i ağır şekilde eleştirmiştir.[19]

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 14 Ekim 2020 tarihinde Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Gürlek hakkında bir kez daha ağır eleştirilerde bulunmuştur. Özel, ‘İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Gürlek’in saray rejimi tarafından tekerlekli giyotin olarak mahkeme mahkeme gezdirildiğini ve hukuku katlettiğini” ileri süren Özel, Enis Berberoğlu kararında Anayasa Mahkemesine direnen kendisi. Son 2 yılda tartışmalı ne kadar karar varsa hepsinin altında Akın Gürlek. ” ifadelerini kullanmıştır.[20]

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 20 Ekim 2020 tarihli TBMM CHP Grup Toplantısında, Akın Gürlek hakkında “Alttaki mahkeme ne diyor? Akın Gürlek; bu yeni Zekeriya Öz’ümüz, 14. Ağır Ceza’nın Başkanı, yeni Zekeriya Öz. “Ne hakkı, hukuku? Nereden çıkardınız siz bunu” diyor. “Bütün kirli işleri bana gönderin ” diyor. “Bütün haksız dosyaları bana gönderin ” diyor. “Hiç meraklanmayın ” diyor. “Sen bana bir göz kırp, ben gereğini yaparım” diyor. 10 yaşındaki çocuğa Erzurum’da tecavüz edilirken, kız çocuğuna tecavüz edilirken bu beyefendi oradaydı. Barış Terkoğlu Cumhuriyetle çok güzel bir yazı yazdı bu dosya ile ilgili olarak. Bu Akın Gürlek böyle bir adamdır. Bundan adalet falan beklenmez. Adaleti katleden adam kimdir derseniz, adı Akın Gürlek’tir. Bu kadar açık, bu kadar! Yeni Zekeriya Öz’dür. ” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.31

Öte yandan, Gürlek’in kendisine yönelik ifadelerinden dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e tazminat davası açtığı; İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Kılıçdaroğlu ile ilgili davanın, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi de Özel ile ilgili davanın kabulüne karar verdiği yönünde haberler devletin resmi haber ajansı olan Anadolu ajansı tarafından duyurulmuştur.[21]

Ayrıca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 10 Kasım 2020 tarihli toplantısında söz alan Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, “Yine, aynı adliye içinde mahkeme mahkeme gezdirilerek -ki tırnak içerisinde ayaklı giyotin diye artık isimlendirildi- iktidarın direkt adres gösterdiği davalarda tam da iktidarın söylemlerine paralel kararlar veren Akın Gürlek hakkında inceleme başlatacak mısınız? ” şeklinde ifadeler kullanmıştır.[22]

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da, 23 Kasım 2020’de TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Gürlek hakkmdaki iddiaları gündeme taşımıştır: Beştaş, “Akın Gürlek’i lütfen bütün Türkiye okusun. Kaç mahkemede, kaç ceza kararına imza atmış herkes okusun. Şöyle bir hakim düşünün; İstanbul Sulh Ceza Mahkemesinde bir tanığı dinliyor, aynı gün 26. Ağır Ceza Mahkemesine gidip başkanlık yapıyor. Aynı gün tanığı dinliyor aynı tanığı gidip tutuklamak için başka bir mahkemeye başkanlık yapıyor. Yine bu hakim nedense ÇHD’li avukatların tahliyesinden sonra o heyete atanıyor. Nedense Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder tahliye olmak üzereyken o mahkemeye başkanlık yapıyor. Nedense aynı hakim gidip Canan Kaftancıoğlu dosyasında ceza verecek mahkemenin başkanı oluyor. Bunu bir açıklayın! Bu Akın Gürlek gibi kaç hakiminiz var, kaç gezici mahkemeniz var, hangi mahkemelerde kime ceza verilecek nasıl planlıyorsunuz? Bunları açıklayın. ” şeklinde ifadeler kullanmıştır.[23]

Tüm bu alıntı ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Akın Gürlek’in bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybettiğine dair çok ciddi deliller bulunmaktadır. Dolayısıyla Akın Gürlek’in başkanlık ettiği heyetin, mahkeme niteliğini taşımadığı ve verdiği kararın da hukuken geçerli bir karar olmadığı nettir.